11 Nisan 2014 Cuma

NEDEN GİDER Kİ İNSAN?

Hayatım boyunca İzmir’de yaşadım ben, zeytin ağacı gibi gücünü köklerinden alan, toprağına sımsıkı tutunmuş bir ailenin çocuğu olarak normal olan da buydu, göç etmek bir geçmiş zaman masalıydı. Neden gittiğimi anlatmak da bu yüzden bu kadar zordu. 
Bizler kim ne dersin sabit yaşamayı seven insanlarız, güya genlerimizde var göçebelik, koca bir yalan bence, yeni topraklara da kök salmak olmasa gaye şuradan şuraya kıpırdamayız biz. Doğarız, büyürüz, okula gideriz, üniversiteyi kazanırız, iş bulur bir yerlere yerleşiriz,  güzel bir iş teklifi alır başka şehire geçeriz, evlenir aşkımızın peşinden gideriz, köyde toprak verimsizdir, şehrin taşı toprağı altındır, çocukların eğitimi için şehre göçmek gereklidir ya da emekli olunmuş artık sessiz sakin bir yere taşınmanın zamanı gelmiştir, böyle sayar gideriz ama hiçbir şeyi sebepsiz yapmayız biz. Genelde doyduğumuz yerler belirler hayatımızın şeklini.
Gitmek diye bir kavram dahi yoktur bizde, olsa olsa taşınırız biz. Öyle böyle değil hem de kamyonlarla, oturur aylarca daha geçen yıl değiştirdiğimiz mobilyalarımızın çiziklerini konuşuruz sonra.
Gitmek için bir kere her şeyden önce geçerli ve güçlü bir sebebin olacak ya da hayat seni sürüklemiş olacak, hayatın sürükleme gücünü  bizden başka hiçbir toplum daha iyi kullanamaz kanımca.
Güçlü geçerli bir sebebin yoksa gitmek istediğin için gitti isen muhtemelen entelektüel, sanatçı ruhlu, macerasever, marjinal, ayrık birazda zenginsindir ve hayat sana çok güzeldir. Delisindir ne yapsan yeridir ya da psikolojin bozuktur, ağır bir depresyonda, ne yaptığının farkında değilsindir hatta gerçeklerle yüzleşmek yerine kesin kaçıyorsundur. Bu aşamada psikolojik destek sağlamakta da üstümüze yoktur  “Kaçarak bir yere varamazsın, gittiğin yere kendini de götürüyorsun oysa”. O kafa var ya o kafa! hani şu omuzlarının üzerindeki en önemli uzuv, nereye gidersen git onu bırakamazsın bir yerde.
Gitmek isteyene bir kaç sorumuz vardır önce. Neden diye başlarız sormaya, nereye diye devam ederiz. Önceden belirlemiş olman gerekir mutlaka. Ne yapacaksın? Nasıl yaşayacaksın? Ne iş yapacaksın? Nasıl geçineceksin? Hele bir de yurtdışına gidiyorsan eğer çok önemli bir soru daha vardır mesela; ruhunu karartır insanın, bir milyon dolar koymuş olsan bir kıyıya kenara ömür boyu aç bırakmaya yeter insanı. Dönünce ne yapacaksın? Çok iyi düşünmek gereklidir illa.
Velhasıl sağlamsan da ne yapılır edilir bozulur o psikoloji.
Oysa bir kere gitmeyi istemesin insan, sebebi her ne olursa olsun su akar yolunu bulur yeter ki sen kendin engel olma önüne. Anladım ki çok düşünmek, tüm ayrıntıları belirlemek, plan yapmak her zaman doğru yere götürmüyor insanı. Hayatta kesin ne var ki? Epokhe.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder